Bu dava tertemiz bu dava tektir,
Bu davada leke, benek olmak yok.
Ülkücü dediğin çelik demektir,
Uzamak, kısalmak sünek olmak yok.
Neşemiz, tasamız kederimiz bir,
Biz Nesl-i Asım'ız kaderimiz bir,
Teşkilat, doktrin liderimiz bir,
Kıvırmak, yamulmak, dönek olmak yok.
Konulduğu kaptan sızanlar gibi,
Yaptığını yıkıp bozanlar gibi,
Kucaktan kucağa gezenler gibi,
Herkesin öptüğü yanak olmak yok.
Onun bunun ağzı ile öpülüp,
Nefis için bunca hizmet tepilip,
Arı olma sevdasına kapılıp,
Mikrop saçan sivri sinek olmak yok.
Lideri nerede Ülkücü orda,
Arif de sizinle aynı kararda,
Davamıza kurban, koç olmak var da,
Sütünü deviren inek olmak yok.
Bilesiniz ki, kalpler ancak
Allah'ı anmakla huzur bulur.
Rad Suresi 28.Ayet
Yıldızlara baktırdım fallarda çıkmıyorsun
Seni görmem imkânsız rüyalarım olmasa
Pencereden bakmıyor yollara çıkmıyorsun
Seni görmem imkânsız rüyalarım olmasa
Yalvarırım mektup yaz beş dakika ayır da
Su serp yanan bağrıma sağlığını duyur da
Yaban gülü gibisin dağda kırda bayırda
Seni dermem imkânsız rüyalarım olmasa
Seviyor özlüyorum seni can pahasına
Bir fırsat ver ne olursun beni bir daha sına
Bu aşkı söyleyemem senden bir başkasına
Seni görmem imkânsız rüyalarım olmasa
Zekai Tunca - İMKANSIZ
Rasûlullah ﷺ (sallâllâhu aleyhi ve sellem efendimizin)
sizler için kardeşim diyor.
Bizler bunun farkında mıyız?
O'nun bu iltifatına mazhar olabilmek için ne yapıyoruz?
Peygamber Efendimiz ashabıyla yaptığı bir kabristan ziyaretlerinde, kabirde yatanlara hitaben şöyle buyurdu:— Esselamü aleyküm ey müminler diyarının sakinleri, inşallah bir gün biz de size katılacağız. Sonra da:
— Kardeşlerimle görüşmeyi çok arzu ediyorum, onları çok özlüyorum, diye iç çekti. Yanında oldukları halde Peygamber Efendimizin böyle söylemesine bir anlam veremeyen sahâbe şaşkınlıkla,
— Ey Allah’ın Resulü, biz senin kardeşlerin değil miyiz, diye sordular. Efendimiz:
— Hayır, aksine siz benim ashabımsınız, dostlarımsınız. Kardeşlerimse benden sonra gelecekler, beni görmedikleri hâlde bana inanacaklar. Ümmetimden en çok sevdiğim topluluk, benden sonra gelip de ailesini ve malını feda etme pahasına beni görmeyi arzulayanlardır. Hepinizden önce Kevser Havuzu’nun başına varıp bekleyeceğim, buyurdu. Bu sefer,
— Ümmetinden henüz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksınız, ey Allah’ın Resulü, diye sordular. Peygamber Efendimiz,
— Bir adamın, alnı ve ayakları beyaz bir atı olduğunu düşünün. Adam atını, tamamı simsiyah bir at sürüsü içinde bulamaz mı? diye sordu. Sahâbe:
— Evet, bulur, ey Allah’ın Resulü, dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
— İşte onlar da abdestten dolayı yüzleri, el ve ayakları parlıyor olarak gelecekler. Ben önceden gidip havuzumun başında ikram etmek için onları bekleyeceğim.
Kaynak: Yazan Musa Mert - diyanetdergi.com
.
قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ وَمَا أَنفَقْتُم مِّن شَيْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
Kul inne rabbi yebsutur rızka li men yeşau min ibadihi ve yakdiru leh, ve ma enfaktum min şeyin fe huve yuhlifuh, ve huve hayrur razikin.
Sebe' Suresi - 39 . Ayet
⠀
⠀
⠀
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
⠀
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl.
⠀
Mehmet Akif ERSOY - İstiklal Şiiri
⠀
⠀
⠀
⠀
Fâtır sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Cenâb-ı Hakk’ın اَلْفَاطِرُ (Fâtır) sıfatından alır. Buna “Melâike” sûresi de denilir. Resmî tertîbe göre 35, iniş sırasına göre 43. sûredir.
Sûre ağırlıklı olarak Allah’ın varlığı, birliği ve kudretinin kâinatta tecelli eden pek çok delillerinden söz ederek, O’nun kulluğa lâyık tek ilâh olduğu fikrini işler. Yaratan O’dur, rızık veren O’dur, izzet ve şeref veren O’dur. O zengin ve müstağnî, insanlar ise O’na sonsuz derecede muhtaçtır. Bütün izzet ve şeref yalnızca O’na mahsus olduğundan, izzet ve şeref isteyenler için O’na inanmak, O’na teslim olmak, yalnızca O’na kul köle olmak zarûrîdir. Acı ve tatlı deniz, gece ile gündüz, âmâ ile gören, karanlıkla aydınlık, ölü ile diri gibi âlemde birbirinin zıddı olarak tecelli eden varlık ve olaylar, iman ile küfrün hakikatini anlamak için birer misaldir. İman güzelliklerin, küfür ise kötülüklerin temsilcisidir. Bu sebeple sûrede iman ehlinin nâil olacağı ebedi mutlulukla, küfür ehlinin feci halleri canlı birer tablo halinde arz edilir. İnsanların zulmü ve nankörlüğüne rağmen Cenâb-ı Hakk’ın onlara mühlet verdiği, dolayısıyla bu mühletin iyi değerlendirilmesi gereği üzerinde durulur.
Düştükçe kalkmanın 99 şeklini bulacaksın
100. seferde farkı şekilde seni yine düşürmeye çalışacaklar..
UNUTMA !
Üzülmeyeceksin, güçlü olacaksın, dik duracaksın..
"Bir defa aldatan kişiyi affedersen, seni yine kullanır. Çünkü ihanet bir ruh hali değil, karakterin dökülüş biçimidir."
PAUL AUSTER